9500 nüfuslu Leros şimdilik yabancı turist akımını pas geçmiş durumda. Esasında ada nüfusu bundan pek de rahatsız değil gibi görünüyor. Dedim ya her ada turizm için bir hikayeye sahip olmak durumunda. Bu küçük adanın hikayesi de 2. Dünya Savaşına dayanıyor. Doğal Lakki limanı sayesinde savaşta burası önemli bir askeri liman görevi görmüş hatta Anthony Quinn’in oynadığı bir Hollywood filmi bile çekmişler. Savaş zamanında açılmış tünellerden birini müzeye çevirmişler.
Kalymnos’un aksine burada yerleşim epey dağılmış durumda. 2000’den daha fazla nüfuslu yerleşim birimi yok. Vromolithos ve Pandeli koyunda demirlemiş birçok Türk teknesi ile karşılaşıyoruz.
Nasıl ki Simi’de Manos’un restaurantı baya ünlendi, aynı şekilde Leros’ta da Dimitris’in yeri Türkler arasında baya meşhur. Vromolithos koyundaki bu restoran için Bodrum’dan tekneyle kalkıp buraya akşam yemeğine gelenler var. Ama yemek gerçekten bu ünün hakkını veriyor. Akşam için rezervasyon kesinlikle gerekli.
Bunun dışında Vromolithos koyunu deniz için tavsiye etmem. Taşlık plaj küçük, bu sebeple yoğun bir kalabalık oluşuyor. Ayrıca demirleyen tekneler yüzünden şezlonga uzandığınızda uçsuz deniz yerine bir limana bakıyormuşsunuz hissi uyanıyor. Tam bu aradıklarımı sağlayan yer ise Alinda koyu. Denize burada girmenizi tavsiye ederim. Adanın zaten görülecek kısımları da Vromolithos ile Alinda arasına sıkışmış durumda.
Bunun tek istisnası şu aşağıda gördüğünüz çok güzel fotoğraf malzemesi çıkartan Aya Isıdoros. Vakti zamanında gitmişler bir kayalığa ufak bir şapel dikmişler. Bugün ise kayalık ana karaya beton dökme ile bağlanmış durumda.
Leros’ un sundukları da bu kadar ile sınırlı. Bu sebeple bir gece burası için haydi haydi yeterli. Sonraki adaya devam edebiliriz.
0 yorum